Etiketler

29 Nisan 2016 Cuma

UMUT TACİRLERİ




Merhaba,
Umut tacirleri adını verdiğim bu yazımı genellemek istedim. Bu yazımı karınca gibi sıska bacaklarının üstünde durarak  koca bir “izm” sistemini sırtında taşıyan herkese ithaf ediyorum. Fakat bunu yaparken sizlere asla dik durun, duruşunuzu bozmayın, değerinizi bilin, demeyeceğim. Biliyorum ki şartlar bazen size kendinizi değersizleştirme iznini veriyor. Kepçesinin kimin elinde olduğunu bilmediğimiz bir kazanda kaç kez tepetaklak olup kaç kez doğrulduğumuzu bilmiyoruz belki de.  Ama yine de güçlüyüz, bizi kimse öldüremiyor. Akan bir nehirde tersine yüzmeye çalışıyoruz hiç bıkmadan ve bu başlı başına bir sorun gözüküyor. Yapmamız  gereken tam da şu aslında: “salıvermek”. Gittiği yere kadar deyip gerekirse toslamak. Yeterince tosladıktan sonra yön değiştirmek.
O kepçenin sahibini bulup bir şekilde kendilerinin ekmeğine yağ sürerek geçinmeye çalışanlara kızgınsınız belki ama bir düşünün! Aynı şans size verilseydi onlar gibi olabilir miydiniz? İşçinin aldığı bir günlük izinde bile gözü olan kodamanlardan olabilir miydiniz? Kendisi  1 milyon kazanıp çalışanına 1000 tl. nin hesabını yapanlardan olabilir miydiniz? Bu mevkiye nasıl geldiniz sorusuna içten içe hınzırca gülerek ama yapmacık bir tavırla “insanlara tavsiyem ‘çalışın, çok çalışın’” diyebilir miydiniz? Çalışmanın tek başına yeterli olmadığını birilerinin “kazancılar” tarafında birilerinin de “bulgurgiller” tarafında olduğunu biz zaten biliyoruz. Bulgurun kaderini kim ne kadar değiştirebilir ki? Umut tacirleriyle kim baş edebilmiş bugüne kadar?

Başarının bile fazlalık olduğunu, kaliteli duruşların onlara fazla geldiğini ve aradıklarının tam da sen olmadığını biliyorsun artık değil mi? En iyisi olmak demek en iyi rolü yapabilmek demek. Bunu biz bilmiyor muyuz? Yeni öğrendik. Ancak yaşımız, kalıplarımız ve biricik ailelerimiz, ailelerimizin öğretileri  gereği kişiliğimizde değişiklik yapacak durumda değiliz. Ne diyelim, Allah onlara zeval vermesin, Allah kişiliğimize zeval vermesin.