Bir gar meydanında kadın,
Beklentisiz bir yolculuğa ilk adım.
Ellerinde valizler ve genzini yakan sigara dumanları.
bir gar masalı |
Kimden öğrendi bu kadar göçmeyi?
Her dakika geçip giden silüetlerden bir parça mıydı?
Nerede unutuldu kökleri?
Kimin kızı?
Kimin kardeşi?
Kimin sevdiğiydi?
Evi, şehri, köyü, kenti, kasabası, oyun tarlası neresiydi?
Bir gar meydanı ve hep aynı sahne.
Hava soğuk, kalbi kırık.
Kalbi eşyalardan da ağır.
Bir taşa tutunup okyanusun derinlerine çekilir gibi
İlerliyordu her istasyonda.
Bu bir varış değil belli ki!
Belli ki yolculuk masalıydı.
İstasyonlar kimin eseriydi?
İnsanlar neden gitmek zorunda?
Kimilerinin akşam olunca gideceği yer belliyken
Kimileri neden sığamıyordu evrenin hiçbir zerresine?
Yazlar çok sıcak, kışlar çok soğuk
Coğrafi terim gibi kimileri için hayat.
Her şeyde bir eksiklik
Her yerde bir yabancılık.
Daha iyisini umarak göçmek kadar yavandı buldukları.
Aramak kimin eseriydi,
Bulmak kimin nasibiydi?
Ayşe OKTAY
Aralık 2018 (10. 20)